Adana Sanatevi Derneği, uzun zamandır bir etkinlik yürütüyor. Ortak olarak belirledikleri bir yazarın romanlarını alıp okuyor ve bir araya gelip değerlendirmeler yapıyorlar. Hem okuma alışkanlığına örnek oluyor hem de eserleri yorumlayıp değerlendiriyorlar.
Dernek Başkanı Emekli Öğretmen ve Şair Ecdet Güvel, Nisan/ 2025’te okunacak ve Mayıs’ta değerlendirilecek kitabı ilan etmişti: “Karsantılı Ayşe Romanı”
Romanı okuyan çok sayıda okuyucu, 17 Mayıs’ta Denek binasında bir araya geldi ve yazar olarak kendilerine konuk oldum.
Sayın Güvel; “Bu çalışmayı yıllardır yapıyoruz, ama ilk defa bir yazarı canlı kanlı konuk ediyoruz. Bundan sonra da bu geleneği sürdürme kararındayız” dedi.
Karşımda kitabımı okuyan bunca titiz okuyucuyu görünce elbette heyecanlandım.
Sözlüye kalkmış bir öğrenci heyecanıyla her türlü soruya hazırlıklı olduğumu düşünüyordum.
Hepsinin elinde kitabım ve okuma sonunda tuttukları notlar.
Neyse ki dersime iyi çalışmıştım.
OLAYIN HİKÂYESİ
En çok merak edilen romanın adı ve olayın hikâyesiydi. Anlattım:
Aladağ, 1987 yılında ilçe merkezi olana kadar bu bölgeye Karsantı denirdi. Olay bu coğrafyada geçmektedir. Cumhuriyet Dönemi’nde toplamda on beş kadın idam edilmiştir. Bunlardan ilk idam kararı Karsantı’da yaşayan Ayşe’ye verilmiştir. İkinci eş olan Ayşe, birinci eşi, çocuğuyla birlikte öldürme suçlaması ile hüküm giymiş ve hükmü 1938 yılında infaz edilmiştir.
Dönemin gazeteleri olayı ve duruşmaları “Karsantılı Ayşe” olarak yazdıkları için tarihe mal olan bu isme sadık kaldım.
Olayı ilk duyduğumda dönemin bütün gazetelerini inceledim. 1930 yılından infazı yapılan 1938 yılına kadar yayınlanmış gazete haberlerini topladım. Elimde yüzlerce sayfa birikti. Detaylı okumam sonucunda bu insanın suçsuz olduğu hissi uyandı içimde.
O dönemde Medeni Kanun yeni çıkmış, kadınlar bile tek eşliliğin erdeminin farkında değil… Yıllardır yapılan savaşlardan erkek nüfusu azalmış, savaştan dönmeyen erkeklerin akıbeti belli değil, toplumda düzen henüz kurulamamış, etraf eşkıya kaynıyor vs.. vs… Bu toplumsal olaylar içinde Cumhuriyet’in erdemleri ve Medeni Kanun yürürlüğe giriyor.
Türk kadınına Avrupa’nın çoğu devletlerinde olmayan hakları tanınıyor… Bu hakların nasıl kullanılacağı konusunda Halkevi vasıtasıyla kültür devrimim yapıldığı zamanlar.
Kabaca, iki evli olanlara gözdağı verme amacıyla bu idam kararının verildiği hissine kapıldım. Bu hissin hiçbir maddi kanıtı yok.
DUYGULARIMIN PEŞİNDE
Yerel mahkeme idam kararı veriyor ama Karsantılı Ayşe: “Cumhuriyet bir kadını ipe çekmez” diye umutlanıyor. Nitekim temyiz mahkemesi bu kararı bozuyor.
Ardından yerel mahkeme ile temyiz mahkemesi arasında sanki bir rekabet başlıyor. Yerel mahkeme dört kez idam cezası veriyor, temyiz üç kez bozuyor… Sonuçta idam kararı onaylanıyor.
İnfaz, halka açık bir alanda yapılıyor. Her zaman her idamda devleti ve adaleti alkışlayan halk, bu kez neredeyse matem tutuyor. Çünkü halkın vicdanında da bu ceza onaylanmıyor.
O tarihten sonra, zinadan dolayı hiçbir kadına idam cezası verilmiyor.
Bu olaydan etkilendim. Duygularımın peşinden giderek bu romanı tamamladım.
Bana en çok sorulan sorulardan biri şu oldu: “Olay tamamen gerçeklere mi dayanıyor?”
Hayır, bu olay ana çatısı olarak doğru, ancak tamamı kurgudur. Ben sadece Karsantılı Ayşe’nin adı tarihe mal olmuş diye kullandım, yan olayların tamamı hayal ürünüdür. Zaten yarıya kadar olayı kurguladım ama yarıdan sonra olaylar kendini geliştirdi.”
Kitabın yazılım aşamasında Alpaslan Türkeş Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Daire başkanı Ahmet Karataş’ın yoğun ilgi ve desteği gördüm. Belge ve bilgilere ulaşmamı sağlamakla kalmadı daima yüreklendirdi.
Sedat MEMİLİ