Adana Alevi Platformu tarafından düzenlenen ve Salmanı Pak Kültür Merkezinde gerçekleştirilen “Suriye’de Alevilerin ve Halkların Geleceği” Panelinin Moderatörlüğünü Hamit Karaoğullarından yaptı. Panelde, Almanya Alevi Birlikleri Fedarasyonu Başkanı Hüseyin Mat, Av. Kemal Derin ve Gazeteci-Yazar Hasan Sivri ise konuşmacı olarak yer aldı.
6 Şubat depremlerinde Suriye’de yaşamını yitiren canlar adına yapılan saygı duruşu sonrası panel başladı. Bir çok siyasi parti, dernek ve kurum temsilcisinin katıldığı panele ilgi oldukça fazlaydı.
Açılış Konuşmasında 6 Şubat Depremlerinde ve Katliamlarda Yaşamını Yitiren Canlar Anıldı
Panelin açılışını yapan Adana Alevi Platformu yöneticisi, 6 Şubat 2023 depreminin yıl dönümünde can kayıpları ve depremde alınmayan önlemler nedeniyle meydana gelen büyük kayıplara dikkat çekti. Ayrıca Suriye’de 2011 yılından bu yana devam eden iç savaş sürecinde Alevi toplumunun hedef alındığını vurguladı. Akrab Katliamı, Lazkiye’deki bölgesel saldırılar ve İştebrak Katliamı gibi olaylar, Alevilere yönelik sistematik bir etnik-dini temizlik politikasının parçası olduğu ifade edildi.
Suriye’deki Alevi Toplumunun Durumu
Panelde, Suriye’deki Alevi toplumunun sadece fiziksel varlıkların olmadığı, kültürel ve dini ortamlarda yok edilmenin saldırılarla karşı karşıya kaldığı belirtildi. Lazkiye bölgelerindeki tarihi Alevi türbeleri, kütüphaneler ve diğer kültürel ürünlerin genişletildiği, bunun tesadüfi olmadığı ve Alevilerin kültürel köklerinin Suriye’den sökülüp atmayı amaçlayan bir asimilasyon politikasının parçası olduğu vurgulandı. Özellikle Al-Khasibi Türbesi’ne yapılan saldırının, Alevi kimliğine yönelik sembolik bir saldırı olduğu belirtildi.
Uluslararası Dayanışma Çağrısı
Panelde, Suriye’deki Alevi katliamlarının uluslararası düzeyde göze çarptığı ve bu konuda acilen uluslararası dayanışmanın yapılması gerektiği belirtildi. Alevilerin yayınlandığı bildirilerin ve Birleşmiş Milletler önünde yapılan açıklamaların yeterli olmadığı, dünya kamuoyunun bu konuda duyarlılığının arttırılması vurgulandı. Suriye’deki Alevi toplumunun yanı sıra, diğer etnik ve dini azınlıkların da benzer tehditlerle karşı karşıya olduğu ifade edildi.